İlk hamile kaldığımı öğrendiğimde bendeki ruh hali duygular şelale şeklindeydi. İçim içime sığmıyor ve kimi görsem bu haberi verme eğilimindeydim. Hatta blog yazmak istememdeki temel amaç da buydu zaten. Sürekli bunu konuşarak insanları bunaltmak istemediğim için burda yazıp çizip içimi dökmek niyetindeydim. Tabi sonra sonra benim bu heyecan dolu ruh halim yerine temkinli bir bekleyişe bıraktı. Biraz bu sebeple uzun süre hiç bi şey yazmadım. Başlarından olumsuz şeyler geçen herkes bize "durun bakalım sakin olun gebelik bu her şey olabilir, kalp atışlarını duyamayabilirsiniz, ilk 3 ay düşük riski çok fazla hemen kaptırmayın kendinizi" dedikçe biz de frene bastık açıkçası.. En azından biraz daha temkinli yaklaştık duruma.. Çünkü bunları yaşayanların sayısı hiç de az değildi. Hevesimizi kaçırmadık ama ben de o duygular şelale moduna bir son verdim..
Neyse ki herhangi bir terslik yaşamadık. 2 hafta sonra doktora tekrar gittiğimde kalp atışlarını dinledik.. Benim için hamile olduğuma dair ilk somut kanıt aslında buydu.. Çünkü ultrasonda doktorun gösterdiği fasulye tanesi bizim için hiç bir şey ifade etmiyordu. Ama duyduğum kalp atışları bambaşkaydı.. Hamilelikle birlikte kadınların daha fazla duygusallaştığını, olur olmaz herşeye ağladıklarını duyardım. Normalde de duygusallıktan nasibini almamış olan ben gebelikle birlikte değişirim umudundaydım ama nerdeee :) Aynı tas aynı hamam devam ettim. Bir çok kadını hüngür hüngür ağlatan o ilk kalp atışını duyduğumda bendeki tepki "ohaa çok hızlı atıyo" oldu :)) Neyse yapacak bi şey ben de böyle geldim böyle giderim artık ;))
Bir sonraki randevuyu 12. hafta da yapmak üzere doktorun yanından ayrıldım.. ilk 7-8 hafta yaşadıklarım böyleydi..