8 Nisan 2014 Salı

6. HAFTA

           İlk doktor kontrolüne 5 ya da 6. haftada gittim. Her ne kadar yaptığımız testler pozitif çıksa da doktor onayı almadan insan nedense emin olamıyor. Doktor seçimi de yeterince zor oldu. Sonunda bir doktorda karar kıldık. Yapılan muayenede her hangi bir sıkıntı olmadığı, dış gebelik gibi bir sorunun da olmadığını duyunca oldukça rahatlamıştık. Doktordan memnun kalsak da polikliniğin oldukça küçük ve havasız olması, randevuya tam saatinde gitmemize rağmen 50 dakika bekletilmemiz ve buna rağmen hiç bir açıklama yapılmaması çalışan personelin saçma sapan rahat tavrı bizi hemen yeni bir doktor arayışına itti. İki gün sonra başka bir özel hastanede bir doktordan tekrar randevu aldım ve bu defa tamamdı.. Hastaneden, doktorun güleryüzü ve anlayışından oldukça memnun kaldım ve sürece bu şekilde devam etmeye karar verdim. Bana 2 hafta sonra tekrar gelmemi bir kaç kan testi yapılacağını ve bebeğin kalp atışlarını da duyabileceğimi söyledi.

           İlk hamile kaldığımı öğrendiğimde bendeki ruh hali duygular şelale şeklindeydi. İçim içime sığmıyor ve kimi görsem bu haberi verme eğilimindeydim. Hatta blog yazmak istememdeki temel amaç da buydu zaten. Sürekli bunu konuşarak insanları bunaltmak istemediğim için burda yazıp çizip içimi dökmek niyetindeydim. Tabi sonra sonra benim bu heyecan dolu ruh halim yerine temkinli bir bekleyişe bıraktı. Biraz bu sebeple uzun süre hiç bi şey yazmadım. Başlarından olumsuz şeyler geçen herkes bize "durun bakalım sakin olun gebelik bu her şey olabilir, kalp atışlarını duyamayabilirsiniz, ilk 3 ay düşük riski çok fazla hemen kaptırmayın kendinizi" dedikçe biz de frene bastık açıkçası.. En azından biraz daha temkinli yaklaştık duruma.. Çünkü bunları yaşayanların sayısı hiç de az değildi. Hevesimizi kaçırmadık ama  ben de o duygular şelale moduna bir son verdim.. 

            Neyse ki  herhangi bir terslik yaşamadık. 2 hafta sonra doktora tekrar gittiğimde kalp atışlarını dinledik.. Benim için hamile olduğuma dair ilk somut kanıt aslında buydu.. Çünkü ultrasonda doktorun gösterdiği fasulye tanesi bizim için hiç bir şey ifade etmiyordu. Ama duyduğum kalp atışları bambaşkaydı.. Hamilelikle birlikte kadınların daha fazla duygusallaştığını, olur olmaz herşeye ağladıklarını duyardım. Normalde de duygusallıktan nasibini almamış olan ben gebelikle birlikte değişirim umudundaydım ama nerdeee :) Aynı tas aynı hamam devam ettim. Bir çok kadını hüngür hüngür ağlatan o ilk kalp atışını duyduğumda bendeki tepki "ohaa çok hızlı atıyo" oldu :)) Neyse yapacak bi şey ben de böyle geldim böyle giderim artık ;))

           Bir sonraki randevuyu 12. hafta da yapmak üzere doktorun yanından ayrıldım.. ilk 7-8 hafta yaşadıklarım böyleydi..
            

8 NİSAN 2013

En son 25 Kasımda yazıp bir daha da tek bir paylaşımım olmamış.. Zaman çok çabuk akıp gidiyor. O zaman 5 haftalık hamileydim şimdi 24. haftayı doldurdum. O günden bu yana yazamamamın nedeni öncelikle ev taşıma telaşıydı. Her ne kadar bana pek bir iş yaptırmasalar da o süreçte oturup yazı yazacak vaktim de olmadı açıkçası. Bunun yanı sıra yeni eve hemen internetin bağlanmaması, sonrasında benim üşengeçliğim derken 20 haftayı bulmuş..Şimdi bu 20 haftayı tek tek yazamam ama bir kaç ayrı postta bazı haftaları özetlemek en iyisi diye düşünüyorum..

25 Kasım 2013 Pazartesi

4.-5. HAFTA

         Kaç haftalık olduğunu bilmediğim için bu başlığı attım. Aslında planlı olsa da bu kadar çabuk beklediğimiz bir durum değildi. Genel durumumda her hangi bir değişiklik de olmadı. Bulantı, halsizlik, uyku hali, iştah artışı ya da azalması.. Bunların hiçbiri yok ben de. Tek farklılık baş ağrılarımda oldu. Migren hastası biri olarak haftada en iyi ihtimalle 2 kez ağrı kesici içmek zorunda kaldığım baş ağrılarım var ne yazık ki :( Ama son bir aydır 2 kez baş ağrım oldu ki bu benim için mucize bir durum :) Ama regl tarihim gecikmeye başlayınca (ki asla geciktiğini bilmem) şüphelenmeye başladım. Ama eşim "yok canım sanmıyorum o kadar çabuk olmaz bu iş" deyince ben de hak verdim ona. Bir de karnımda adet sancısına benzeyen ağrılar başlayınca heralde reglim bu sefer gecikti diye düşünmeye başladım. Ama bu gecikme 5 günü bulunca test yapmaya karar verdim. Hemen eczanenin yolunu tutup 2 tane test alıp eve döndüm. Testin üzerinde sabah ilk idrarınızla yapın gibi bir şey yazsa da  zaten 5 gün bekleyen ben daha fazla beklemeyemezdim.  Zaten 2 tane almıştım diğerini de ertesi sabah denerim diye düşündüm. Büyük bir heyecanla testi yaptım. İlk çizgi hemen beliriyor zaten ama ikinci çizgide tık yok!! Sonra ufaktan o ikinci çizgi de belirmeye başladı ama diğerine göre rengi soluktu. Tabi herkes gibi hemen internetten bi araştırma yaptım sanki internetin ne kadar kafa bulandıran bir şey olduğunu bilmiyormuşum gibi.. Bir çok kadın aynı durumla karşılaşmş sebebi de beta-hcg seviyesinin yeterince artmamasıymış. Ertesi sabah testi tekrar yaptım ve ikinci çizgi düne göre daha belirgindi. Hastaede kan testi yapmadan kimsye söylememeye karar verdim ama beni tutabilene aşk olsun :) Önce eşime, sonra kardeşime ve anneme.. Annem önce babama sonra çok yakın komşusuna, teyzeme; teyzem kuzenime ve en son ben de dayanamayıp iş arkadaşlarıma söyleyince çevremde duymayan pek kimse kalmamış oldu :) Zaten benim gibi birinin doktor kontrolüne kadar bunu saklaması pek mümkün değildi :) 
         Bunları hissettiğime hala inanamıyorum. Çocuk sahibi olmayı ne kadar çok istiyormuşum da haberim yokmuş. Çocuklara, bebeklere pek fazla ilgisi olan biri değildim. Anaç, korouayn kollayan biri hiç olamadım. O yüzden nasıl anne olurum, bu 40 haftalık süreci nasıl geçiririm fazla kestiremiyorum ve artık atıp tutup  ahkam kesmeyi de bırakıyorum.. Nasıl olmak istediğimi bilmiyorum ama nasıl olmak istemediğimi gayet iyi biliyorum. En başında da belirttiğim gibi sürekli bunu anlatan, dünyada hamile kalmaya başaran tek kadınmış gibi davranmak istemiyorum. 40 hafta boyunc sürekli insanlardan "şunu ye, unu yeme, şöyle yap böyle yapma" gibi sözler duymak istemiyorum. Sürekli gebelik ve çocuk gelişim kitapları okuyarak "haddinden fazla bilinçli bir anne" olmak istemiyorum. Çünkü bana göre "cehalet mutluluktur" Zaten her gebelik farklı, her anne baba ve her çocuk da farklı.. Bu durum kitaplardan okuyarak, internetten araştırarak ya da birilerinin verdiği  aklı uygulayarak öğrenilecek bir durum değil. Zmanla yaşayıp öğrenmek istiyorum. Çünkü ne kadar çok bilirsem kendimi o kadar yetersiz hissederim. İnsanın her bildiğini uygulaması mümkün değil. Az, öz ve yeterli bir bilince sahip olarak çocuğumun çok da fazla üstüne düşmeden onu da kendimi de bunaltmadan bu süreci yaşamak istiyorum. Bunların dışında gerçekten büyük bir beklentim yok. 
            Evet bu haftalık bu kadar yeterli bence. Bir sonraki yazımı ilk doktor kontrolünden sonra yazmayı düşünüyorum. Hoşçakalın :)


25 KASIM 2013




      Otuzumdan sonra... 18'li yaşlarımda o kadar uzakta zannettiğm bir yaştı ki benim için anlatamam. O zamanlar benim için 25 yaşa kadar "genç", 25-30 yaş arası olgun, 30 ve sonrası "orta yaş", 40 üstü zaten "yaşlı" demekti. Şimdi ne mi düşünüyorum? Tabi ki gülüyorum o zaman aklımdan geçenlere.. Nasıl da acımasızmışım yaş meselesinde. İnsan yaş aldıkça çok değişiyor tabi ki ama bazı özelliklerinden de hiç ödün vermeden aynı kalmayı becerebiliyor. 7'sinde neyse 70'inde de o aslında. Benim için otuzumdan sonra değişen tek şey aldığım hamilelik haberi oldu tabi ki :) Gayet bencil ve kendini düşünerek yaşayan ben şu andan itibaren nasıl bir tutum sergilerim ben de çok merak ediyorum doğrusu :)

        Öncelikle blog yazmaya nasıl ve neden karar verdim. Aslında yaptığım iş çok sıradışı değil tabiki. Çünkü gebeliğini hafta hafta blogunda yazan bir sürü anne adayı var. Zaten amacım farklı bişey yapmak değil. Ama benim için çok da sıradan değil bir şeyler yazmak. Çünkü bugüne kadar  kitap okumanın ötesine gidememiş biriyim. konuşurken gık demeyen ben, konu yazmak olunca öğrenciliğimden bu yana kalemimi bir türlü oynatamam. Ama bu aralar çok  farklı bir heyecan içindeyim. Bugüne kadar hamile kadınların sürekli bunu anlatmalarını "yok ben organik besleniyorum, bunları asla yemiyorum, her gün mutlaka yürüyorum, şöyle bulantım var aman da pek duygusalım" şeklindeki cümlelerini duydukça içimdemden "sanki hamile kalan tek kadın sensin" derdim. Ya da bebeklerini dünyaya getirdikten sonra sürekli çocuklarından bahsetmelerine içten içe hep gülmüşümdür. Bu yüzden de olabildiğince çoluk çocuk sahibi arkadaşlarımla bir araya gelmekten genelde kaçmışımdır. Hala bu tip durumlarla dalga geçiyorum o ayrı ama artık neden sürekli bunu anlatmak istediklerini sanıyorum anlamaya başladım. Öyle yoğun duygular yaşıyor ki insan ve içinde öyle bir büyük sevinç hissediyor ki bunu sürekli kim olursa olsun alakalı alakasız anlatmak istiyor. İşte ben de tam bu noktada o dalga geçtiğim anne adayları ile kendimi  aynı pozisyona düşürmemek için blog yazmaya hafta hafta yaşadıklarımı, ay ay da fotoğrafımı paylaşmaya karar verdim. Belki bu blog sayesinde biraz olsun içimi dökerim de böylece çevremdekileri fazla bunaltmam. Zaten fazlasıyla çok konuşan biriyim. Bir de bu duygu yoğunluğu eklenince insanlara illallah detirtmek istemiyorum :) Durumum budur işte.. ve ufaktan gebelik hikayeme de başlamak istiyorum.