25 Kasım 2013 Pazartesi

4.-5. HAFTA

         Kaç haftalık olduğunu bilmediğim için bu başlığı attım. Aslında planlı olsa da bu kadar çabuk beklediğimiz bir durum değildi. Genel durumumda her hangi bir değişiklik de olmadı. Bulantı, halsizlik, uyku hali, iştah artışı ya da azalması.. Bunların hiçbiri yok ben de. Tek farklılık baş ağrılarımda oldu. Migren hastası biri olarak haftada en iyi ihtimalle 2 kez ağrı kesici içmek zorunda kaldığım baş ağrılarım var ne yazık ki :( Ama son bir aydır 2 kez baş ağrım oldu ki bu benim için mucize bir durum :) Ama regl tarihim gecikmeye başlayınca (ki asla geciktiğini bilmem) şüphelenmeye başladım. Ama eşim "yok canım sanmıyorum o kadar çabuk olmaz bu iş" deyince ben de hak verdim ona. Bir de karnımda adet sancısına benzeyen ağrılar başlayınca heralde reglim bu sefer gecikti diye düşünmeye başladım. Ama bu gecikme 5 günü bulunca test yapmaya karar verdim. Hemen eczanenin yolunu tutup 2 tane test alıp eve döndüm. Testin üzerinde sabah ilk idrarınızla yapın gibi bir şey yazsa da  zaten 5 gün bekleyen ben daha fazla beklemeyemezdim.  Zaten 2 tane almıştım diğerini de ertesi sabah denerim diye düşündüm. Büyük bir heyecanla testi yaptım. İlk çizgi hemen beliriyor zaten ama ikinci çizgide tık yok!! Sonra ufaktan o ikinci çizgi de belirmeye başladı ama diğerine göre rengi soluktu. Tabi herkes gibi hemen internetten bi araştırma yaptım sanki internetin ne kadar kafa bulandıran bir şey olduğunu bilmiyormuşum gibi.. Bir çok kadın aynı durumla karşılaşmş sebebi de beta-hcg seviyesinin yeterince artmamasıymış. Ertesi sabah testi tekrar yaptım ve ikinci çizgi düne göre daha belirgindi. Hastaede kan testi yapmadan kimsye söylememeye karar verdim ama beni tutabilene aşk olsun :) Önce eşime, sonra kardeşime ve anneme.. Annem önce babama sonra çok yakın komşusuna, teyzeme; teyzem kuzenime ve en son ben de dayanamayıp iş arkadaşlarıma söyleyince çevremde duymayan pek kimse kalmamış oldu :) Zaten benim gibi birinin doktor kontrolüne kadar bunu saklaması pek mümkün değildi :) 
         Bunları hissettiğime hala inanamıyorum. Çocuk sahibi olmayı ne kadar çok istiyormuşum da haberim yokmuş. Çocuklara, bebeklere pek fazla ilgisi olan biri değildim. Anaç, korouayn kollayan biri hiç olamadım. O yüzden nasıl anne olurum, bu 40 haftalık süreci nasıl geçiririm fazla kestiremiyorum ve artık atıp tutup  ahkam kesmeyi de bırakıyorum.. Nasıl olmak istediğimi bilmiyorum ama nasıl olmak istemediğimi gayet iyi biliyorum. En başında da belirttiğim gibi sürekli bunu anlatan, dünyada hamile kalmaya başaran tek kadınmış gibi davranmak istemiyorum. 40 hafta boyunc sürekli insanlardan "şunu ye, unu yeme, şöyle yap böyle yapma" gibi sözler duymak istemiyorum. Sürekli gebelik ve çocuk gelişim kitapları okuyarak "haddinden fazla bilinçli bir anne" olmak istemiyorum. Çünkü bana göre "cehalet mutluluktur" Zaten her gebelik farklı, her anne baba ve her çocuk da farklı.. Bu durum kitaplardan okuyarak, internetten araştırarak ya da birilerinin verdiği  aklı uygulayarak öğrenilecek bir durum değil. Zmanla yaşayıp öğrenmek istiyorum. Çünkü ne kadar çok bilirsem kendimi o kadar yetersiz hissederim. İnsanın her bildiğini uygulaması mümkün değil. Az, öz ve yeterli bir bilince sahip olarak çocuğumun çok da fazla üstüne düşmeden onu da kendimi de bunaltmadan bu süreci yaşamak istiyorum. Bunların dışında gerçekten büyük bir beklentim yok. 
            Evet bu haftalık bu kadar yeterli bence. Bir sonraki yazımı ilk doktor kontrolünden sonra yazmayı düşünüyorum. Hoşçakalın :)


25 KASIM 2013




      Otuzumdan sonra... 18'li yaşlarımda o kadar uzakta zannettiğm bir yaştı ki benim için anlatamam. O zamanlar benim için 25 yaşa kadar "genç", 25-30 yaş arası olgun, 30 ve sonrası "orta yaş", 40 üstü zaten "yaşlı" demekti. Şimdi ne mi düşünüyorum? Tabi ki gülüyorum o zaman aklımdan geçenlere.. Nasıl da acımasızmışım yaş meselesinde. İnsan yaş aldıkça çok değişiyor tabi ki ama bazı özelliklerinden de hiç ödün vermeden aynı kalmayı becerebiliyor. 7'sinde neyse 70'inde de o aslında. Benim için otuzumdan sonra değişen tek şey aldığım hamilelik haberi oldu tabi ki :) Gayet bencil ve kendini düşünerek yaşayan ben şu andan itibaren nasıl bir tutum sergilerim ben de çok merak ediyorum doğrusu :)

        Öncelikle blog yazmaya nasıl ve neden karar verdim. Aslında yaptığım iş çok sıradışı değil tabiki. Çünkü gebeliğini hafta hafta blogunda yazan bir sürü anne adayı var. Zaten amacım farklı bişey yapmak değil. Ama benim için çok da sıradan değil bir şeyler yazmak. Çünkü bugüne kadar  kitap okumanın ötesine gidememiş biriyim. konuşurken gık demeyen ben, konu yazmak olunca öğrenciliğimden bu yana kalemimi bir türlü oynatamam. Ama bu aralar çok  farklı bir heyecan içindeyim. Bugüne kadar hamile kadınların sürekli bunu anlatmalarını "yok ben organik besleniyorum, bunları asla yemiyorum, her gün mutlaka yürüyorum, şöyle bulantım var aman da pek duygusalım" şeklindeki cümlelerini duydukça içimdemden "sanki hamile kalan tek kadın sensin" derdim. Ya da bebeklerini dünyaya getirdikten sonra sürekli çocuklarından bahsetmelerine içten içe hep gülmüşümdür. Bu yüzden de olabildiğince çoluk çocuk sahibi arkadaşlarımla bir araya gelmekten genelde kaçmışımdır. Hala bu tip durumlarla dalga geçiyorum o ayrı ama artık neden sürekli bunu anlatmak istediklerini sanıyorum anlamaya başladım. Öyle yoğun duygular yaşıyor ki insan ve içinde öyle bir büyük sevinç hissediyor ki bunu sürekli kim olursa olsun alakalı alakasız anlatmak istiyor. İşte ben de tam bu noktada o dalga geçtiğim anne adayları ile kendimi  aynı pozisyona düşürmemek için blog yazmaya hafta hafta yaşadıklarımı, ay ay da fotoğrafımı paylaşmaya karar verdim. Belki bu blog sayesinde biraz olsun içimi dökerim de böylece çevremdekileri fazla bunaltmam. Zaten fazlasıyla çok konuşan biriyim. Bir de bu duygu yoğunluğu eklenince insanlara illallah detirtmek istemiyorum :) Durumum budur işte.. ve ufaktan gebelik hikayeme de başlamak istiyorum.